6 Şubat depremleri yıldönümünde önlemlere dikkat çekildi!
Prof. Dr. Haydar Sur: “Sığınaklarımız var ama içi ucuz deterjanlarla dolu”
Kentsel dönüşümün sağlanması gerektiğine dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, “Gelişmiş toplumlar sorunları önceden görüp, ortaya çıkmadan çözüyor. Gelişme sürecini tamamlayamamış toplumlar problemlerin peşinden koşuyor.” Dedi.
Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin, “Sağlıkta bir kural vardır. Bir sorun varsa tedavi edersiniz, tekrar olmasını engellemeye çalışırsınız, yol açan sebepleri ortadan kaldırırsınız.” dedi.
İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, 1999 depreminin ardından alınacak önlemlerin konuşulduğunu ama tespit edilen toplanma alanlarına AVM’ler, büyük siteler yapıldığını, sahillere de yüksek katlı binalar yapılmaya devam ettiğini söyledi.
Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur: “Her apartman depremle ilgili organize olabilmeli. Sığınaklarımız var ama içi ucuz deterjanlarla dolu… Sağlıkta ilk 6 saat ‘Altın saat’ olarak ilan edilir.”
1999 depreminde Gölcük Belediye Başkanı da olan Rektör Danışmanı Prof. Dr. İsmail Barış, “Kimine göre 7.6 şiddetinde, 7.7 şiddetinde deprem ‘afet bile değildir’. Kimine göre 5, 6 şiddetinde deprem en büyük afetlerdendir. Kâinatın afeti olarak bile adlandırılabilir.” dedi.
Maraş depreminin 1’inci yılında Üsküdar Üniversitesi tarafından Çarşı Yerleşke Emirnebi 1 Konferans Salonu’nda “Kahramanmaraş Depremi Sonrası Akademik Değerlendirme Sempozyumu” yapıldı.
Sempozyumun açılış konuşmalarını Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan yaptı.
Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur “Depremde Güvenlik Kültürü” ile Rektör Danışmanı Prof. Dr. İsmail Barış “Deprem ve Sivil Toplum” başlıklı konuşma gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Nazife Güngör: “Gelişmiş toplumlar sorunları önceden görüp, ortaya çıkmadan çözüyor”
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, toplumların gelişme sürecinin yalnız ekonomik olmadığını dile getirerek, gelişme sürecini tamamlamış toplumların vizyoner toplumlar olduğunu ve sorun ortaya çıkmadan çözüm yollarını hazırlanmış toplumlar olduğunu söyledi.
“Gelişmiş toplumlar sorunları önceden görüp, ortaya çıkmadan çözüyor. Gelişme sürecini tamamlayamamış toplumlar problemlerin peşinden koşuyor.” diyen Prof. Dr. Nazife Güngör, olası İstanbul depremi sürecinde ne olacağının konuşulduğunu ancak yapılması gerekenler konusunda henüz bir uzlaşının sağlanamadığını ve önlemlerin de alınamadığını söyledi.
Sorunlara ilişkin çözümlerin akademik anlamda, bilimsel anlamda ne olacağı konuşulmalı
Hala gerekli kentsel dönüşümün sağlanamadığını da dikkat çeken Prof. Dr. Nazife Güngör, Kahramanmaraş merkezli depremlerin acılarının hala sarılamadığını, kayıpların var olduğunu dile getirerek, “Biz Hükümet politikalarını bir kenara bırakalım, onlar üst politika işi ama biz buralarda bu konuları konuşurken durumumuzun ne olduğunu, sorunun ne olduğunu ve bu sorunlara ilişkin çözümlerin akademik anlamda, bilimsel anlamda ne olacağı ne gibi katkılar yapacağımızı konuşmamız gerekiyor.” dedi.
Prof. Dr. Ertekin: “Sağlıkta bir kural vardır. Bir sorun varsa tedavi edersiniz…”
Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin, 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1 yıl geçtiğini, 50 binden fazla ölüm, yüz binden fazla yaralanın hatırlatarak, “Sağlıkta bir kural vardır. Bir sorun varsa tedavi edersiniz, tekrar olmasını engellemeye çalışırsınız, yol açan sebepleri ortadan kaldırırsınız.” dedi.
Geçmişte sıtma hastalığının var olduğunu, gereken işlem yapılarak bataklıkların kurutulduğunu ve artık hastalığın görülmediğini ifade eden Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin, “Bizim ülkemiz fayların olduğu bir ülke, deprem ülkesi, fayları ortadan kaldıramayacağımıza göre o zaman biz onlarla yaşamayı öğrenmek zorundayız. Öğrendik mi? Tartışılır. Üzerinden bir yıl geçti. Çok bir şeyler yaptık mı? Yine tartışılır.” diye konuştu.
Beynin acıları unutmak istediğini de dile getiren Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin, “Umarım bundan sonra daha akılcı, daha bilimle uyumlu yapılması gerekenlerin yerine getirileceği bir sürecin başlangıcına vesile olsun bu toplantı.” dedi.
Rüştü Uçan: “1999 depreminde ne yapacağımızı bilmiyorduk.”
İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, 1999 depremi olduğunda Kocaeli’nin sahil beldesi Bayramoğlu’nda olduğunu ve depremden sonra haftalarca evlere girilemediğini anlatarak, “Hayatımızda o zamana kadar depremi hissetmemiştik. Ne yapacağımızı bilmiyorduk.” dedi.
O depremin ardından alınacak önlemlerin konuşulduğunu ama tespit edilen toplanma alanlarına AVM’ler, büyük siteler yapıldığını, sahillere yüksek katlı binalar yapılmaya devam ettiğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “2023 depreminin hemen bir hafta sonra Antakya’ya toz ölçümü için ekip olarak gittik. Depremi daha yakinen inceleme fırsatım oldu.” diye konuştu.
Prof. Dr. Haydar Sur, “Sığınaklarımız var ama içi ucuz deterjanlarla dolu”
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur “Depremde Güvenlik Kültürü” başlıklı konuşmasında, güvenlik kültürünü ele alarak, sivil toplum örgütlenmesinin önemine işaret etti.
“Deprem konusunda sadece devlet görevlilerini suçlayan vatandaşları da ben suçluyorum.” diyen Prof. Dr. Haydar Sur, “Sen ne yaptın? Mahalleni kurtarmak için bir dernek kurdun mu? Her apartman depremle ilgili organize olabilmeli. Sığınaklarımız var ama içi ucuz deterjanlarla dolu…” dedi.
Depremde ilk 72 saatin çok önemli olduğunun söylendiğini ifade eden Prof. Dr. Haydar Sur, “Sağlıkta ilk 6 saat ‘Altın saat’ olarak ilan edilir. 6 saat içinde göçük altından kurtaramadığınız insanlar ya böbreği hasta olarak yaşayacak ya kolu sakat kalacak…” diye konuştu.
Her mahallenin, her apartmanın örgütlenmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Haydar Sur, “Kişi olarak sen hazır değilsin, devletini niye suçluyorsun? Bizler de eğitimciler olarak toplumu eğitme görevimizi es geçmişiz.” dedi.
Prof. Dr. Sur: “Hatalardan ders almak önemli.”
Güvenlik kültürü oluşturulmasının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Haydar Sur, toplum güvenli binaları istiyor mu, istemiyor mu, bunun bilinmediğini, vatandaşın cehaletinin topyekün kalkınmayla yok edilmesi gerektiğini anlattı.
Hatalardan ders almanın önemine de vurgu yapan Prof. Dr. Haydar Sur, iyi insanların daha güvenli toplumlar için şehir planlaması yapması gerektiğini de söyledi.
Güvenlik kültürünün temelinde zihin süreçleri, inançlar, bilgi ve değerlerin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Sur, toplumsal olmayan hareketlerin cılız etkiler yaratacağını da belirtti.
Prof. Dr. İsmail Barış: “Kimine göre 7.7 şiddetinde deprem ‘afet bile değildir’.”
1999 depreminde Gölcük Belediye Başkanı da olan Rektör Danışmanı Prof. Dr. İsmail Barış “Deprem ve Sivil Toplum” başlıklı konuşmasında, Gölcük depremine asrın depremi dendiğini ifade ederek, şunları dile getirdi:
“6 Şubat’ta yeni bir asrın depremi olduğu söyleniyor, doğru değil bunlar. Yarının ne getireceğini bilemiyoruz. Her dönemin kendine göre depremleri var. Kimine göre 7.6 şiddetinde, 7.7 şiddetinde deprem ‘afet bile değildir’. Kimine göre 5, 6 şiddetinde deprem en büyük afetlerdendir. Kainatın afeti olarak bile adlandırılabilir. Olayları çözüm yolları bulma adına büyütmeliyiz. Yoksa mazeretin arkasına sığınmak adına büyütmemeliyiz.”
Depreme hazırlık eğitimi askere giden herkese verilmeli
Depremle alakalı en önemli kavramlardan birinin afetin yönetilebilmesi olduğunu anlatan Prof. Dr. İsmail Barış, afete öncelikle hazırlıklı olmak gerektiğini dile getirdi.
Hazırlıklı olma evresinde halkın eğitiminin önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Barış, “Askeriyede eğitim yapacaksınız. Arama, kurtarma, depreme karşı hazırlıklı olma eğitimi yapacaksınız. Herkes kendisi için, kendi depremi için eğitilmeli” dedi.
Sadece arama kurtarma değil depremle ilgili her türlü hazırlıkla ilgili eğitimin şart olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Barış, deprem anında zararların azaltılması için merkezi idare ve yerel yönetimlerin temel unsur olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Barış: “Hazırlıklı olma evresinde Türkiye Cumhuriyeti devleti, hükümetlerden bahsetmiyorum sınıfta kalmıştır.”
Prof. Dr. Barış, şöyle devam etti:
“Devlet üstüne düşen görevi yaptı, yapacak ve yapıyor da… Müdahale evresi için söylüyorum. Öncesinde hazırlıklı olma evresinde Türkiye Cumhuriyeti devleti, hükümetlerden bahsetmiyorum sınıfta kalmıştır. Ne zaman? Şimdi mi? Yok, öncesinde de… Daha öncesinde de. Hangi açıdan? Alınması gereken tedbirler açısından.”
1999 depremi öncesinde imar yönetmeliğinin değiştiğini hatırlatan Prof. Dr. Barış, “Binasını yaptıracak olan vatandaş eksik yapmış suçluluk içerisinde, belediyesi suçluluk içerisinde, vatandaş fazla kat istiyor, müteahhit daha fazla para kazanmak için, o günkü yönetmelik şartlarına göre bile davranmıyor, hükümet ise zamanında alması gereken tedbirleri almadığı için felaket bir hale getiriyor. Sonuçta bir toplumsal cinayet var…” dedi. Prof. Dr. İsmail Barış, herkesin o toplumsal cinayete katkı verdiğini kaydetti.
Prof. Dr. İsmail Barış. “1999 depremi Türkiye için depremle alakalı bir milat oldu.”
Prof. Dr. İsmail Barış, 1999 depreminin Türkiye için depremle alakalı bir milat olduğunu kaydederek, önceden pasif durumda olan STK’ların aktifleştiklerini kaydetti.
Deprem ve diğer afetlere yönelik yeni STK’ların da ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. İsmail Barış, 6 Şubat depreminde de arama kurtarma ve diğer insani yardım hizmetlerinde daha da işlevsel hale geldiğini, ancak koordinasyon eksikliği yaşandığını söyledi.
6 Şubat depreminde 4. seviye alarm verildiğini hatırlatan Prof. Dr. İsmail Barış, 5 Şubat’ta AFAD’ın temel düzey afet eğitimi verdiği 600 bin gönüllüsü varken, 6 Şubat’ta 110 bin yeni gönüllünün kayıt olduğunu ve 7 Şubat’ta 8 bin civarı gönüllünün illere taşındığını anlattı.
Prof. Dr. İsmail Barış: “Deprem, bu ülkede kıyamete kadar baki kalacak bir devlette yaşayacak insanlar olarak hepimizin sorunudur.”
6 Şubat’ta bölgeye giden ‘kendiliğinden gönüllü’lerin de pek çok alanda görev aldığını dile getiren Prof. Dr. İsmail Barış, Türkiye’nin tamamının deprem bölgesi olduğunu ve tüm havaalanlarında araç ve gereç depo alanlarının oluşturulması gerektiğini söyledi.
“Deprem, 5 yıl için seçilmiş belediye başkanının, deprem 5 yıl için seçilmiş bir cumhurbaşkanının ve parlamentonun işi değil. Deprem, bu ülkede kıyamete kadar baki kalacak bir devlette yaşayacak insanlar olarak hepimizin, her zaman sorunudur.” diyen Prof. Dr. İsmail Barış, alınan tedbirlerin doğru olduğunu ve kentsel dönüşümün de sağlanması gerektiğini kaydetti.
Aile fotoğrafı çekildi
Sempozyumda konuşmaların ardından katılımcılarla aile fotoğrafı çektirildi.
Sempozyumda afetler iş sağlığı ve güvenliği bağlamında ele alındı
Sempozyumda daha sonra Meslek Hastalıkları-İş Kazaları Araştırma ve Önleme Vakfı Başkanı da olan Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan “Deprem Bölgesinde Yüksek Katlı Binaların Değerlendirilmesi”, Doç. Dr. Müge Ensari Özay “Deprem Sonrası Müdahalelerde İş Sağlığı ve Güvenliği”, Dr. Öğr. Üyesi Mert Akcanbaş “Depremlerde Psikolojik Kayıp ve Zararlar”, Dr. Kaan Özkan Karadağ “Afetlere Müdahale Çalışmalarında İş Sağlığı Güvenliği”, Arş. Gör. Tuğçe Oral “6 Şubat Depremi Arama Kurtarma ve Enkaz Kaldırma İşlemlerinde Solunabilir ve Toplam Toz Konsantrasyonu Maruziyeti: Hatay ili”, Öğr. Gör. Akbey Elçi Akay “Deprem Erken Uyarı Sistemlerinin Acil Durum Planlarına Entegrasyonu”, Batuhan Canbolat da “Depreme Hazırlık ve ilk Saatlerde Yapılması Gerekenler” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı