Neredeyse her ay sosyal medyada bluetooth kulaklıkların hastalığa yol açıp açmadığı tartışma konusu oluyor.
Kimileri buna şiddetle karşı çıkarken kimileri de savunuyor. Peki, nedir olayın aslı? Bilim ışığında cevabına bakalım.
Bluetooth kulaklıklar gerçekten kansere yol açabilir mi?
2015 yılında 42 ülkeden 247 bilim insanı, kablosuz cihazlardan yayılan elektromanyetik alanların (EMF) sağlık üzerindeki etkileri konusunda endişelerini dile getirdiği bir çağrıya atıfta bulundu.
Bilim insanları, EMF’lere uzun süre maruz kalmanın potansiyel sağlık riskleri arasında kanser, genetik hasarlar, nörolojik bozukluklar, öğrenme ve hafıza sorunları ve üreme sorunları gibi etkiler olabileceğini belirtti.
Çağrı, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler’e, kablosuz cihazlardan yayılan EMF’ler için daha katı yönergeler benimsemeleri çağrısında bulundu.
Bluetooth kulaklıklar ne tür radyasyon yayar?
Bluetooth kulaklıklar, bilgisayarlar, cep telefonları ve hatta mikrodalga fırınlar gibi cihazlar, radyo frekansı radyasyonu (RFR) adı verilen bir tür düşük seviyeli EMF yayar.
2011 yılında Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı, bu tür radyasyonu insanlar için olası kanserojen olarak sınıflandırdı. Sınıflandırma, cep telefonu kullanımına bağlı olarak glioma (bir tür beyin kanseri) riskindeki artışa dayanıyordu.
Daha da ötesi 2018 yılında Ulusal Toksikoloji Programı (NTP) tarafından yapılan bir araştırma, 2G ve 3G cep telefonlarında kullanılan yüksek seviyelerde RFR’ye maruz kalmanın, sıçanlarda kansere yol açabileceğini buldu.
Yani ne kadar tehlikeli?
Genel olarak Bluetooth kulaklıkların yaydığı radyasyon miktarı, tipik bir cep telefonunun yaydığı radyasyondan önemli ölçüde daha az. Ancak radyasyon emilim oranının (SAR) da önemli olduğunu unutmamak gerek.
Bluetooth kulaklıklar cep telefonlarına göre daha düşük seviyelerde radyasyon yayar ancak cihazların kafa veya vücuda yakın konumlandırılması bazı sağlık uzmanları için büyük bir endişe kaynağı.
Apple AirPods’un SAR değeri yaklaşık 0.466 watt/kilogramdır ki bu, izin verilen miktarların oldukça altında. Ancak birçok bilim insanı mevcut SAR düzenlemelerinin, uzun süreli maruz kalmanın potansiyel risklerini yeterince hesaba katmadığını düşünüyor.