10 ili etkileyen, Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin en büyük yıkım yarattığı yerlerden biri olan Hatay’a giden DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Yıkılan 100 binanın belki 1 tanesinde kurtarma faaliyeti var” dedi. Kamunun afet yönetme ve yardım kapasitesinin çok zayıf kaldığına dikkat çeken Babacan, “Ulaşılan cenazelerden eğer kimliği henüz teyit edilmediyse hayatını kaybedenlerin sayısına henüz yansıtılmıyor. Üzülerek söylüyorum ki rakamlar yükselecek, acı her gün büyüyecek” dedi.
DEVA Partisi lideri Babacan Hatay’da yaptığı açıklamada, “Büyük bir yıkım söz konusu. Televizyon ya da telefon ekranlarında gördüğünüz her bir kurtarma faaliyetinin karşısında ekranlarda görmediğiniz en az 100 tane kurtarmama, kurtaramama faaliyeti söz konusu. Yani bir faaliyet yok. Enkazlar var. 10-15 katlı binalar yıkılmış. Aileler binaların etrafında yardım bekliyor ama hareket yok. Yıkılan 100 binanın belki 1 tanesinde kurtarma faaliyeti var. Diğerlerinde hiçbir faaliyet yok. İnsanlar çaresiz bir şekilde bekliyor” dedi.
Babacan, şu ifadeleri kullandı:
En temel ihtiyaçlar… Su, problem. Gıda, problem. Hijyen malzemeleri… Mesela bebek diyoruz ama yaşlılar için hijyen malzemeleri de önemli ihtiyaç. Battaniye, giyim kuşam çok çok önemli ihtiyaç. Evet, kamu kuruluşları evet bir çaba içerisinde ama büyük ihtiyaç ve vatandaşlarımızın büyük bir yardım çabası karşısında kamunun bunu koordine etme kapasitesi maalesef yetmiyor. Bunu da yerinde görüyoruz.
Sözle anlatılması zor, gözle görmeyince de anlaşılması zor olan bu felakette ben milletimize tekrar başsağlığı diliyorum. Ulaşılan cenazelerden eğer kimliği henüz teyit edilmediyse hayatını kaybedenlerin sayısına henüz yansıtılmıyor. Üzülerek söylüyorum ki rakamlar yükselecek, acı her gün büyüyecek.
Milletçe sabır ve metanetli olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Evet, gün milletçe birlik ve beraberlik günü ama ülkeyi yönetenlere doğrular konusundaki tavsiyelerimiz, yanlışlar konusundaki eleştirilerimiz de bizim en önemli hakkımız. Vatandaşlık hakkı. Ülkeyi yönetenlere eksiklerini göstermemiz, ihtiyaçları işaret etmemiz bizim hakkımız. Onların da arzu etmesi gereken bir şey.”